“Bizim vereceğimiz iki anahtar” bir palavra değil. Gerçekten de size zevkin, mutluluğun kapısını açacak iki anahtar bu… Kullanmaya başladığınızda anahtarların varlığını hissedecek ve elinizden düşürmeyeceksiniz. Öyle, bir kenara asayım dursun, yok. Unutmayın ki, işleyen demir ışıldar, doğru anahtar her kapıyı açar.
Anahtar 1:
Bu, sizin kendi seksüel iç dünyanızın kapısını açacak bir anahtar. “İç dünyanız” derken kastettiğimiz, sekste ne istediğiniz, ne beklediğiniz ve nelerden hoşlandığınızla ilgili…
Oturun bir düşünün; ne tür sevişmeden hoşlanıyorsunuz? “Hard” mı “yumuşak” mı? Yani; sert, tutkulu, ani ve hızlı mı? Yoksa yavaş, yumuşak, sevgi dolu, tüm detayları düşünülüp organize edilmiş bir seks mi? Bunları cevaplandırdıktan sonra fantezilerinize geçin. Yani nerede, nasıl sevişmek hoşunuza gider? “Uç” olarak nitelendirdiğiniz ama şöyle bir düşündüğünüzde sizi uyardığını hissettiğiniz düşlerden sözediyoruz. Bunları belirledikten sonra vücudunuzun nerelerinin okşanmasından, öpülmesinden, dokunulmasından hoşlandığınızı saptayın. Utanmayın, sıkılmayın. Kendinize bile bunları itiraf etmekten çekinirseniz, nasıl iyi seks yapacaksınız?
Bu yüzden birinci anahtarımızı mutlaka kullanmak zorundasınız. Hatta tek başınıza değil. Anahtarı eşinize de vermelisiniz. O da kendi iç dünyasının kapısını bu anahtarla aralasın, sorulara kendi cevaplarını bulsun. Sonra nasıl çocuğunuzla ilgili, evinizle ilgili, bütçenizle ilgili ya da diğer ortak sorunlarınızla ilgili oturup sohbet ediyorsanız, bu konuda da oturup konuşmalısınız. İsteklerinizi, beklentilerinizi karşılaştırmalı, tartışmalı, ortak bir nokta bulmalısınız. Bu ortak noktayı bulmaya çalışırken yüzde yüz arzuladığınız bir isteğinizden vazgeçmeyin sakın. Sadece, olmasa da olur, dediklerinizi masaya koyun. Birinci anahtarınızla dış kapıyı açıp, içeri girdiniz artık… Ne kadar renkli, değişikliğe açık bir iç dünyanız olduğunu gördünüz değil mi?
Anahtar 2:
Bu anahtarla eyleme geçeceksiniz. Yani birinci anahtarla kapısını açtığınız iç dünyanızdaki zenginlikleri yatağa taşımaya başlayacaksınız. Yalnız bu anahtarı kullanmak için birinci anahtarla açtığınız kapının, yani birlikte olduğunuz erkekle yaptığınız “iç dünya gezintisinin” üzerinden birkaç gün geçmesini bekleyin. Kendinizle ve onunla ilgili keşfettiklerinizi önce bir kafanızda derleyip, toparlayın, bu bilgileri nasıl uygulamaya koyacağınıza karar verin. Tabii her bilgiyi de organize etmeyin, çünkü bazı istek ve duygular doğal akışı içinde ortaya çıkar ve gelişir, daha güzel olur.
Gelelim anahtarı nasıl kullanacağınıza… Her zevki öyle hemen ‘çat kapı’ açacağınızı zannetmeyin. Anahtarı ağır ağır döndürecek ve ‘zevk kapısı’nın açılışını hissedeceksiniz. Bu da demek ki, (hard severler dışındakiler için) ön sevişme çok önemli. Birinci anahtarla açtığınız bilgi kapısını hatırlayın. Siz nelerden hoşlanıyordunuz, o nelerden? Sakın ve sakın kendinizi germeyin, kasmayın, utanmayın. Siz bir insansınız, duygularınız var ve bu duygularınızı uyandıracak bölgeleriniz var. Sırtınız kaşındığında hiç sırtınızı eşinize kaşıtmıyor musunuz? Ya da ona ara sıra boyun ağrıları için masaj yapıp, yaptırmıyor musunuz? Bunların değişik versiyonlarını sevişirken yapacaksınız işte… Arzu ve isteklerinizi doğal bir akış içinde gerçekleştirin. Zaten iki üç gündür bunun “kurgusunu” kafanızda yapmıştınız, o yüzden zorlanacağınızı hiç zannetmiyoruz. Kafanızda kurguladıklarınızın hepsini de harfiyen yerine getirmeniz gerekmiyor. Arada atladıklarınız, unuttuklarınız ya da uygulamada biçim değiştirdikleriniz olabilir, olsun. Bu uygulamaları gittikçe daha iyi ve daha coşkulu bir şekilde gerçekleştireceğinizi göreceksiniz nasıl olsa…
Uygulama sırasında eşinizin de içinden gelenleri ve hissettiklerini yapmasına fırsat tanıyın, yeter ki bunlar sizin hiç hoşunuza gitmeyen şeyler olmasın. Aynı şey onun için de geçerli tabi ki. Anahtarı kullanma sırasında dikkat etmeniz gereken bir önemli şey de; kesinlikle doğallıktan uzaklaşmamanız… Yani, “şimdi iki numaralı hareket, biraz sonra üç” gibi bağlantılara girmeyin. Canınız nasıl istiyorsa öyle davranın ve öyle yapın… Bu iki anahtarımızın amacı bu zaten… “Şöyle sevişin, böyle seks yapın” diye değil, sizin kendinizin, seksüel iç dünyanızın farkına varıp, bu zenginliği sevişme ve istanbul travestileri ile seks esnasına taşımanız. Ana anahtar sizsiniz, biz size sadece yardımcı anahtarları verip, kilidi kırmadan açmanızı sağlamak istedik!
Zevk ile Boşalmak İçin Asuman Sizi Bekliyor
Telefon Numaram: 0033 895 05 26 Tıkla Ara!
Partnerinizin Seksi Noktalarını Keşfedin
Yalnızca kendilerini iyi tanıyan istanbul travestileri partnerlerinin bütün cinsel yeteneklerini sergilemelerine imkan tanıyacak olan bu noktadaki hücreleri bulabilir.
1950 yılında, ilk defa Alman jinekolog Ernst Gräfenberg, ismini soyadının ilk harfinden alan, efsanevi G noktasını keşfetti. G noktası vajinanın ön kısmında, girişe yakın bir yerdeki kemiğin hemen arkasında bulunuyordu. Genişliği birkaç santimetrekare olan, kare şeklindeki bu kaslı bölge son derece duyarlıydı. Orgazmınızı doruğa çıkaracak G noktasını sorularla tanımaya ne dersiniz?
Travesti cinselliğinin fizyolojisi hala yeterince bilinmese de, görünüşe bakılırsa bazı kadınlarda G noktasının bulunduğu gerçekten tespit edildi. Ancak G noktasını henüz bulamamış olan çok sayıda kadının da varlığı şüphe götürmez. G noktası orgazmın doruğa çıkmasını sağlayan bir bölge. Hatta, şişli travestileri tahrik olmaya son derece elverişli olan bu erojen bölgede yeniden uyarılmaya başlıyorlar. Vajinanın ağzı, özellikle de ön kısmı, hiçbir algılayıcı hücre içermeyen dip kısmının aksine, genel anlamda son derece duyarlı bir bölge.
G noktasının yapısı nasıldır?
G noktası konusunda iki varsayım var: 1)Klitoristen gelen bir sinir demeti ya da 2) Vajinal salgılar üreten bir salgı bezi veya bezleri. Erkeklerdeki prostat salgı bezinin muhtemelen kadınlardaki eşdeğeri olarak görülüyor.
G noktası nasıl bulunabilir?
Parmaklarınızı vajinanın etrafında dairesel hareketlerle gezdirin. Parmaklarınızı hafifçe öne bükerek vajinanın ön çeperine çarpmasını sağlayın. Parmaklarınızın ucunda kabarık bir bölge ya da bir dizi çıkıntı hissedebileceğiniz gibi hiçbir şey de hissetmeyebilirsiniz. Bu hareketi son derece zevk verici bulabileceğiniz gibi, tuvaletiniz de gelebilir ya da her ikisini birden yaşayabilirsiniz. Bu bölgeye şiddeti değişen hareketlerle vurmanız, sizde G noktasının gerçekten bulunup bulunmadığını anlamanızı sağlayacaktır.
G noktası herkeste bulunur mu?
Hayır. Bulunduğu bölge de kişiden kişiye değişebilir. Tıpkı klitorisin uyarılmasından alınan zevkin değişebileceği gibi, G noktasının uyarılmasına verilen tepki de bir kadından başka bir kadına değişiklik gösterebilir. Bazıları bundan zevk almaz ya da hiçbir özel yanı olmadığını düşünür.
G noktası için ideal pozisyon hangisidir?
Çoğu travesti cinsel birleşme esnasında, göbek kısmının yatağa dayalı olduğu, bacakların ayrıldığı ve kalçaların hafifiçe yukarı kaldırıldığı ‘köpek’ pozisyonunda olmaktan büyük zevk alır, çünkü bu pozisyondayken G noktası uyarılır. Bunun nedeni erkeğin penisinin vajinanın ön çeperine daha fazla değmesidir. Çoğu travesti, G noktasında orgzama ulaşması için vajiasının ön kısmına daha fazla baskı yapılmasına, hızlı bir ritme ve çok fazla sürtünmeye ihtiyaç duyar.
G noktasını bulmak cinsel açıdan zirveye çıkmakla eşdeğer mi?
Hayır, konuyu bu kadar da abartmamak gerekir. G noktasının bulunamaması da ciddi bir sorun olduğu anlamına gelmez. Bu durum sevişmekten zevk alamamakla eşdeğer değil. G noktasını bulamayan kadıköy travestileri suçlu ilan etmek yanlış.
G noktasını bulmadan zevk almak mümkün mü?
Orgazma çok farklı şekillerde ulaşmak mümkün. Vajinadaki kasılmalarla, ürpermelerle ya da kasların boşalmasıyla kendini gösterebilir. Cinsellikte standartlardan söz edilemez. Zevk konusunda fazla takıntılı olmamakta yarar var. Her zaman şu ya da bu şekilde zevk alınacak diye bir şey yok. Önemli olan partnerinizle gerekli uyumu yakalayabilmek, zevki sonuna kadar hissedebilmek. Kadının yatakta alabildiğine doğaçlama bir biçimde hareket etmesi en iyisi.