İstanbul travestileri ilişkilerinde monotonluktan kurtulmanın yolunu tek gecelik ilişkilerde buluyor. Kusursuz ve hazların doruğunda bir seks hayatı dizilerde, kitaplarda ve neredeyse tüm yayın organlarında doğru adımları uygularsanız ulaşabileceğiniz; ulaşamıyorsanız da kendinizi suçlu hissetmenize neden olan bir mertebeden bilinç altınıza sızıyor.
Oysa başkaları tarafından tuhaf sayılabilecek fantezileriniz gibi, cinselliği hayatınızın birinci sırasına koymuyor olmanız da son derece normal ve suçlu hissetmenizi gerektirmeyecek bir durum.
Yakın arkadaşlarınızla birlikte oturduğunuz bir masada, her gün başka biriyle seks yaptığınızı söylediğinizdeki hayrete düşmüş bakışlarla; uzun zamandır seks yapmadığınızı söylediğiniz an üzerinizde hissettiğiniz bakışlar arasında pek fark olmadığını söylemek mümkün. Yanılıyor muyuz? Cinselliğin sağlığa, hormonlara ya da psikolojiye olumlu etkilerine dair bilimsel veriler olsa da hangi aralıklarla seks yapmanın normal; ya da anormal sayıldığına dair mutlak bir doğru yok.
Klinik psikolog Mehtap Ak konuyla ilgili şöyle söylüyor: “Hayatta kalabilmek için insanın nefes alması, yiyip içmesi, uyuyup dinlenmesi ve seks yapıp üremesi gerekir. Kimi insan yemek yemeyi diğer ihtiyaçlarından daha çok sever. Kimisi uykuya daha düşkün olabilir. Seks ihtiyacı ve isteği kimi insanda daha çok veya az olabilir. Bunun ölçüsü ‘anormal’ bir durumun göstergesi değildir.”
Tüm bunları göz önünde bulundurduğunuzda, istanbul travestileri seks konusundaki kafa karışıklığının temelinde ‘seks pozitivizmi’ni yanlış anlamak yatıyor. Seks pozitivizmi, cinsellik konusunda açık; yargılayıcı olmayan, seçim özgürlüğünü kutlayan, bir nevi düşünce özgürlüğü anlamına geliyor. Buraya kadar her şey tamam.
Ancak tüm bunlar yalnızca ekstrem fantezilere sahip kişiler için geçerli değil; seksi hayatının merkezine yerleştirmeyen kişileri de yargılamamak anlamına geliyor. Kısacası seks yapmıyorsanız da seks pozitivizmi sizi kucaklıyor! Peki bu aseksüel olduğunuz anlamına mı geliyor? Elbette; hayır.
“Yaygın olarak kabul edilen sosyal varsayımlardan biri, tüm insanların cinsel arzu taşıdığı yönünde olsa da aseksüalite, kişinin her iki cinse karşı da hiçbir cinsel istek ya da arzu duymamasıdır. Bu durum bir tercih değil, yönelimdir. Aseksüalite, günümüzde zaman zaman yanlış ifade ediliyor. Aktif bir seks hayatını tercih etmeyen pek çok heteroseksüel veya homoseksüel çift, seksi birinci sıraya koymadıklarını ifade edebilmek için aseksüel olduklarını dile getiriyor.”
Kısacası ihtiyaç piramidinizin zirvesinde ‘orgazm’ yazmıyorsa, endişe etmeyin. Seks yapmama özgürlüğü, sizin elinizde!